4 Mayıs 2009 Pazartesi

Ntv sakinleri ve hebeley

Hemen konuya giriyorum.

Ntv'de bir adam var.. Gurmeymiş kendileri. Bu adam devamlı geziyor lokantaları felan.
Bugün de tutturmuş av etleri yemelisiniz diye. Gitti bi otel gibi bi yerde bol süslü ama dişimin kovuğuna yetmeyecek yemekler yedi.

Şşş.. Paşam, Gurme Bey.. Bu ülkede kriz var diyorlar bilir misiniz siz? Ülke değil dünyada varmış hatta. Siz bizim gezegende misiniz?

Hayır bir de bu nasıl iştir böyle.. Sen git gez, yemek ye, yemeğinin parasını da iş yeri ödesin. Hem de öyle kallavi yemekler bunlar. Önüne gelen her porsiyon 100 liralık.
Ben de böyle bir iş istiyorum. Üç gündür yemek pişirmiyorum evde. En son Cuma günü Nutella almıştım.. Bugün pazar ve koca bir nutellayı bitirdim.
Öyle gideyim gezeyim karnımı doyurup döneyim evime. Olmaz mı Ntv sakinleri?
Hem ben daha güzel sunarım. O adamın koca bir göbeği ve bir de kocaman sakalı var. Ağzına burnuna sürerek yiyor yemekleri.
Tamam o kadar yemek kültürüm yok, Nutelladan ibaretim. Ama zamanla öğrenirim ki.. Hem bizim evde sac var. Sac diyorum bildin mi? Hamur açıp üstünde gözleme felan yapılandan. Çok otantik havalara bürünebilirim yani.

Tamam bari yemek olmadı.. Çağatay yolda'nın yanına yamansam da öyle Dünyayı dolaşsak.. O sırada hayyy wi ar kaming from törkiii desek. Kameraya el sallasak hep birlikte. Tabi Çağatay yerine yanımda rastalı yeşil gözlü filinta sevgilim olsa onunla dolaşsak, Ntv de bize sponsor olsa tadından yenmezz..

Ayrıca yolculuk sırasında adamın biri şöyle demişti bana;

- Gerçeklerden kaçıyorsun gibime geliyor.. Ama kaçamazsın. Zorunlulukların olacak hayatta para kazanmak gibi.

- Ben hayallerimi seviyorum ve onları bırakmıcam. Hayatın getirdikleriyle hayallerimi birleştirebilirim. O zaman da sizden daha mutlu olacağıma eminim

Demiştim. Çok bilmiş konuşuyorum bazen.. Ama öyle ki..
Yani tamam yaşamak için paraya ihtiyaç var.. ve yine Ama para kazanmak için hayallerimden vazgeçmeme gerek yok.

Hayalim de sadece sevgilimle Dünyayı dolaşmak yani.. Çok bir şey istemiyorum evet.
Bir de seneler sonra İstanbul'da Tünel'in oralarda kitapçı tükkanı açmak istiyorum. Öyle kabalcı felan gibi soğuk bi yer değil.
Dur anlatayım hemen..

Giriyorsun içeri.. Kapının üstünde şu sallanınca ses çıkan şeyler war ya rüzgarda felan. Onlardan olacak. Adını bilmiyorum. Evimde var bi tane onu asarım. Heryer ahşap.. Ahşap da yeni doğrama değil yani eskimiş.. Loş ışıklarımız olabilir.. Okurken göz yormayacak cinsten. Buna rağmen kasvetli, iç sıkan bir ortam olmayacak.. Dingin, etnik müzikler çalabilir.. Bu çalan kimin şarkısı diye merak ettirecek cinsten. Ortada kocaman bi alan olacak.. Eski ve rahat koltuklar vs.. Hemen yanda duran ketıl ve kahveler, çaylar.. Aslında şarap da olabilir. Bunlar bedava olacak.. Öyle her boku parayla satmak istemem. İşte gelsin insanlar takılsınlar felan.. Üst katta da yine kitaplar olabilir.. Ya da orası evimiz de olabilir.. Gerçi hem ev hem iş aynı yerde olursa çok mu sıkıcı olur ki.. Bilemedim. Bir de Sevgiliye sormak lazım.

Her ne kadar şu an Finansal Ekonomi masterı yapsam da bankacı felan olmıcam. Ekonomiyi seviyorum ondan okuyorum.. Aslında bi sürü şeye ilgim var. Hepsini öğrenmeye çalışıcam geberene kadar. Ama hiçbirini tam bilemicem. Bu beni üzmüyor.. Sadece şaşıracak şeyler var hayatta ve keşfetmek lazım.

Yaşasın 9-6 'ya direnenler diyorum.

0 yorum: