27 Temmuz 2012 Cuma

ne bilim

Melaba,

Ben uzun zamandır yokum. Şu an denetimin ortasındayım.. Esasen çok yoğun çalışıyor olmam lazımdı lakin hızlı, becerikli, çabuk kavrayan, analitik düşünen yapımdan dolayı işlerimi çabucak bitirdim ve ebet itiraf ediyorum sabahtan beri internette fink atıyorum.

Fink atmışken bloguma bir uğrayım soluklanim dedim.

Ebet ben uzun zamandır yokum çünkü anlatacak bir şeyim yok pek.. Ne bilim.. Ne desem ki. Kırmızı saçlıydım artık açık kumral saçlarım var. Doğallık en güzeli diye düşünüyorum.

Ablam evlendi ve Ankara'ya taşındı. Hep o istediğim evde tek yaşama hayalim gerçekleşti. Tüm faturaları kredi kartımda otomatik ödemeye aldım, çok koydu bu bana. Neyseki mevsimlerden yaz, dolmuşun deri koltuğuna oturduğumda götümden terler akıyor ve ben dişi bir İsmail Türüt oluyorum. Kalorifer yok, doğalgaz yok. Su var.. Ondan bişi olmaz. Gelsin en fazla 50 TL.. O koymaz da kışın napcam hacı ben ya, 250 TL doğalgaz mı ödenir.

Evde tek yaşamak güselmiş çünkü donla dolaşabiliyorsun. Ama hırsız fobim var benim. Bunun latince bi adı var ama yazsam sen de anlamıcan ben de anlamıcam. Hırsız fobisi çok açık. Şimdi ramadan sahur falan oluyor hırsızlar evlere girmez diye rahat uyuyorum ama bu ay bitince yine her gece yatmadan hırsızları düşünmeye devam edicem.

Şu sıralar internette aşk mı para mı geyikleri dolanıyor. Para diyorum. Çünkü ay sonu. Ay başında gel aşk derim. Ay başından 1 hafta sonra gel, para derim.

Bu şarkıyı da çok seviyorum. Ne bilimmmm ne bilimmm çıkıçıkııııçıkıçıkı


15 Ekim 2011 Cumartesi

şifonyer

Sanki cebinde kalan son mendili Ankara'ya giderken şifonyerin üzerinde unutman tesadüf değilmiş gibi.. Ağlamamı durduramayınca gördüm. Ve şu hayatta şifonyer diye bir şeyin olmasına güldüm.

8 Eylül 2011 Perşembe

Soda

Kapıdan içeri girdiğim anda aynaya bakarak evim evim! diye zıplamaya başladım. Amanınnn bu ne neşe! Eteklerim zil çaldı haaanımmmm..
3 haftalık tatil sonrası evime döndüm. Şimdi anlıyorum ki bu kadar çok tatil bünyeye zarar. Pazartesi iş var gibi hissetmiyorum. Burgerden pis pis yağlı whooperımı söyledim, sarımsaklı mayonezinden acı sosuna.. Açtım Leyla ile Mecnun'u izliyorum kıhkıh gülüyorum yan komşuya çok ayıp oluyor. Sanki çalıştım bitti daha ömrüm boyunca böyle yatıcam gibi..

Ben bir senelik çalışma hayatımda şunu anladım: Tatilinin hepsini birdenbire tüketmeyeceksin.(Çekirdikleri kabuklarından çıkarıp sonra hepsini birden ağzına atmak gibi) Ama denetim sektöründe çalışınca öyle olmuyor be kuzum.. Rapor dönemi izin alamazsın, denetim döneminde izini aklına getirme. Böyle böyle Ağustos sonu ve Eylül kaldı bize. Emekli ayı.. Ebet emekli bir ayı gibiyim şu anda. Sodamı da aldım bi geğirdim rahatladım.

Melaba. Ben bugün uçakta bu şarkıyı yağmurun altında çok ıslanarak dinlediğimi hayal ettim. Bir de üstüne o halde koşturup da durdum sokaklarda. Arabesk bir toplumuz nitekim kınama beni.




16 Kasım 2010 Salı

Yoga-yügo-ayı yogi.

Uzun zamandır yazmıyorum. Bilerek değil de içimden gelmedi açıkçası. İşe başlayınca insan bir şeyleri erteleyerek yaşamaya başlıyor farketmeden.

Bugün baryam. Yumurta, sigara böreği, bal,vişne reçeli, çeşit çeşit peynirlerle dolu bir kahvaltı. Mis! Peynir canavarı gibiyim her türlüsünü yerim. Çok tuzlu olmasın yeterki..
Bugün baryam. Annemlerden uzakta.. Sevgiliyle evdeyiz. Pek baryam gibi hissetmiyor insan.. En azından alışagelen bir bayram değil. Annemleri aradım kavurma yapıp yiyeceklermiş, kadayıf almışlar bıdıbıdı. Biz de sevgiliyle hamsiye girdik. Ardından karaköy güllüoğlunun yolunu tutmaya karar verdik. Ordan da çıkıp Çoğunluk filmini izlemeye gidelim diyoruz. Yeni nesil baryam oo yeaa.

Yogaya sardım. Ama ne güzel bir şeymiş! Yogadan sonra yüzüme nur iniyor, beynim tertemiz oluyor, pamuk gibi. Hem bembeyaz hem hafif. Süzülüp gidiyorum. Daha ilk deneyişimde padmasana yapabildim zaten küçükken bale yapmıştım ben esneğimdir diye mütevazilikten uzak söylemlerde bulundum hemen.

Şimdi sabah-akşam yoga yapasım var. Farkettim ki yoga benim öfkemi alıyor, dinginleştiriyor. Hani derler ya pelte gibi oluyorum mecalim kalmıyor. Uyuşturucu gibi bir şey de olabilir esasen ama o noktaya henüz gelmedim daha henüz o kadar kendimi verip aydınlanamadım. "Shavasana" yani ölü duruşu denilen gözlerini kapatıp uzandığın bi pozisyon var. Yogaya başlarken de bitirirken de 5er dakika shavasana yapıyorsun. Bu uzun shavasanalarda ben çok uzaklara gidiyorum. Kendi küçüklüğümü kızılderili olarak çöllerde koştururken görüyorum, bir bakıyorum diğer shavasanada uzaydayım vs.. Ama en önemlisi ve en zoru vücudunu tamamen serbest bırakmak. İlk yaptığımda acaip bi rahatsızlık içindeydim çünkü tüm kaslarımı hissediyordum, dişlerime kadar! Dün Emrenin yönlendirmesiyle yaptığımız yogada, shavasana sırasında ellerim kendiliğinden açıldı, boynum kendiliğinden yerini buldu. Ağzımda dilim, dişim yok gibiydi.

Yogada bir diğer önemli olan ise tamamen harekete ve kendine yoğunlaşabilmek. Önceki denememde hiç yapamadığım hareketleri bu sefer yaptım. Ayakta denge hareketleri var. Sol bacağını arkaya doğru atıp, başını da vücudunla paralel olacak şekilde öne doğru eğiyorsun ama başın yukarda gözlerin tam karşıya bakıyor. Sağ bacağının üzerinde sağ-sol yapmadan, kıpırdamadan durmaya çalışıyorsun. Hayatta o kadar aceleci ve kendi adıma paniğim ki, hareketleri yaparken de sabrım yoktu. Sanırım yoga sayesinde sabırlı, öfkesiz nur topu gibi bi bebek olucam. İlerde eğitmenlik kursuna da gitmek istiyorum tabi çok ilerde.. Vergi denetmeni-yoga uzmanı ahahaha.

Padmasana yaparken ellerimi yere koyup sallanmayı çok istiyorum canım blogum. Umarım birgün yapabülürüm. İleri düzey bi yoga videosu var ama padmasana-lotusa geçişi vs. de anlatıyor.. Bu videodan sonra gaza gelip yoga yapmaya başladım bu da böyle biline.


19 Ağustos 2010 Perşembe

malüm şairlikten kabile hayallerine ses 1-2

Ben bugün nereye gittim? Dur eğlenceli bişi söyleme. Lütfen. İstanbul mali müşavirler odasına gittim! Koskocaman gri bir bina ve 2-3 kişiyle birlikte asılınca açılan ağır bi kapısı var. İşte Deloitte dediki bana git sınava gir, al sana para, bu sınavı geç. Yoksa işim olmazdı açıkçası çünkü mali müşavir dediğin nedir ki malüm şair gibi bişi olsa gerek. O kadar yok, olmayan bir şey benim için.

Tutuşturdular elime bir eğitim seti. Üstünde aynen şöyle yazıyor: " Hiç kimse başarıya çıkan merdivenleri elleri cebinde tırmanmamıştır." İşte ayar veriyor, eller cepte, ağızda sigara aylak aylak dolaşacağına git güzelce giy kolları yamalı bi ceket, tak gözlükleri(nerd gözlüğüm de var uyar yani) ve çalış. O kitapları çalışırken, ezberlerken yaşlan ve farkında bile olma! Birgün farkedersen tabi o da zor artık paranın kokusunu alınca sen aynaya bakıp "nasılım?" diye sorup, bakıp, kendini eleştirme zahmetine katlanmazsın ama 60ında falan kazara bakarsan anca o zaman anlarsın yaşlandığını.

Eğitim seti demiştim evet. Fotoğrafları fln var.. Seminerler vs.. Hep mi aynı olur lan suratlar! Asık. Bir de mali müşavirler ya şişkolar böyle göbekli falan ya da çok zayıflar. Ortası yok resmen.

Gittim evraklarımı, diplomamı ve kendi çapında 75 sayfalık canım tezimi verdim geldim. Evet arkadaşım ben tez yazdım sindiremiyor olsalar da yaaee tezsiz diil miydi diye ağzını yamultsalar da. Galatasaray affetmiyor. Yolda gelirken dedim çok yazık didi bu mu olucan sen?.. Ne bilim çok daha yaratıcı bişiler olabilirdim. yaratıcı bişiler olmak. Marka iletişim uzmanı. uuuv çok havalı geliyor di mi. Havasına sıçim da eğlenceli geliyor kulağa. Ya da mimarlık-restorasyon bölümü. Bu da çok eğlenceli evet zor ama güzel. Bence herkes sanatla ilgili bişi okusun. O zaman daha kolay bi hayat olurdu. İnsanlar stressiz, güleryüzlü olurdu. Uslu olursak şirinleri bile görürdük. Bu ekonomistlerin fln düzen değiştirme isteklerini, sanrılarını arada ben de yaşıyorum da işte ben ekonomist değilim lan çözüm bulamıyorum.

Dur dur. Konudan konuya sekiyorum ama bağlıcam. Discoveryde bi program vardı. Bildiğin Afrika yerlilerini almışlar kabilelerinden New York'a getirmişler. O kadar çok gökdelen var ki adamlar şaşırıp güneş nerde diye soruyorlar. Bildiğin yeni doğmuş bebek. En güzeli.. İşte ben kabile üyesi olup oralarda yaşamak istiyorum. Evet orda hiçbir şey önüme hazır gelmeyecek ama paranın kokusunu nerdeyse hiç duymadan yaşayabilicem.

Bi kabile beni alsın lan. Bi sürü dövmem ve piercingim de var. Hemen adapte olurum ben. hadi be hacı..