30 Ocak 2009 Cuma

Yok

Bilmiyorum belki de kabullendim ama ayrılık batmıyor artık. Umrumda değil desem yalan olur çünkü ayrılık bu. Ama gözyaşımın olmaması ve '' Acaba ne yapıyor?'' diye düşünmemek iyi olduğumun kanıtı gibi. Daha fazla ot gibi hissetmeden yaşamaya tahammül edemezdim. Sevgi azalınca mıdır nedir insan daha bi mantıklı düşünebiliyor. Yürümeyeceğini öngörüp bu bilgiyi en derininde saklamıyorsun. Yürümez ulan! 2 sene sonra bu adam benim yanımda olmaz diyip ayrılmak insana doğruyu yaptığını hissettiriyor. Güzel bir his..

Yeni heycanlarım var benim artık diyip gülümseyebiliyorum.

3 yorum:

kaantobel dedi ki...

Başkasının kontrolünden uzak, kendi seçimimiz olarak girdiğimiz yollar bizi rahatlatır. Yanımızda biri olmasa da idare ederiz yani. Dayanılmaz bir hal alana kadar sevmeden sevilmeden yaşarız. Kendinle büyük bir sorunun yok ise, savaşmıyorsan, ozaman kendine ayıracak bir zamanın oluyor sanki. Neyin doğru olduğunu bilmeden yazıyorum belki..

Çilek dedi ki...

Evet..
Kendine yetiyorsan sorun yoktur.
Dinginleşmek ve üretmek için bol vakti oluyor insanın.
Bu sırada omuzlardaki yükün kalkmasıyla da, daha bir içten gülümseyebiliyor insan..

Neyin doğru olduğunu bilmeden yazıyorum belki demişsin. Doğru, yanlış yok.. O veya bu diye gösterebilceğemiz.
İçten gelen iyidir.

kaantobel dedi ki...

GİZEMLİ KULÜBE BÖLÜM: 1

Küçük kız gözlerini papatyaların arasında açtı. Güneş çoktan yükselmişti. Ayağa kalkıp etrafına bakındı. Ağaçlar meyve dolu, gökyüzünde yarışan kuşlar ise huzurluydu. Biraz ilerisinde küçük bir kulübe gördü ve arkasından esmeye başlayan sert rüzgar sanki onu oraya iter gibiydi. Yaklaştıkça netleşmesi gereken kulübe sanki daha da bunalıklaşıyordu. Gözlerini hafiften sıktı, korku minik bedeninde dolaşmaya başlamıştı. Kulübenin önüne geldiğinde kapı kolunun yavaşça hareket ettiğini gördü. Minik gözleri sonuna kadar açılmış, geriye doğru koşmak için bütün gücünü toplamıştı. İlk olarak bir bastonun çatlak ucunu farketti. Ağır hareket eden yaşlı bir kadına benziyordu. Kamburu sanki onu aşağı doğru bakması için baskı yapıyordu. Saçları özenle örülmüş, üzerindeki eski hırka ise oldukça yıpranmıştı. Konuşmuyordu, belki de dilsiz diye düşündü minik kız. Gizemli kadın elini açarak onu içeriye davet etti. Küçük kız yavaş adımlar ile yaklaştı. İçerisi oldukça karanlıktı, masanın üzerinde ise sönmeye yüz tutmuş bir gaz lambası vardı. Güneşin en parlak olduğu bu saatlerde içerisinin karanlık olmasına anlam veremedi. Büyük pencereleri olan bu kulübede bir gariplik vardı.

Masal arkası:

Kara masal diye bir masal türü geliştirmeye çalışıyorum. Mutlaka yapan vardır. Bu büyüklerin de okuyabileceği, küçükleri belki biraz korkutacak ama yinede hayal dünyasına adım attıracak bir masal türü. Bölüm halinde yazmaya çalışacağım, sonunda nasıl bir masal çıkar bilemiyorum ama denemekten kormuyorum. Düşüncelerini benimle paylaşırsan sevinirim.